Kedi, köpeklerin ve hatta insanların hayatları boyu hastalıklarla mücadelesi için en yaygın koruma yöntemi aşılardır. Bir çok pet sahibi için oldukça kafa karıştırıcı olan bu konu ülkemizde hala tartışılır. Peki nedir aşılar? Gerçekten gerekli midir? Ne sıklıkla uygulanmalıdır? Çocukluğumuzda uzun yıllar hiç aşı olmadan evlerimizde baktığımız kediler ya da bahçemizde sevdiğimiz köpekler nasıl yaşıyorlardı, ne değişti şimdi? Neden bu kadar aşı ve kontrol yaptırmalıyız ya da yaptırmalı mıyız? Gelin tüm kafa karıştırıcı yönleriyle kedi ve köpeklerde aşılar konusunu birlikte masaya yatıralım.

AŞI NEDİR? NE İŞE YARAR?

Aşı; belli bir hastalığa karşı, bağışıklık oluşturmak amacıyla, vücuda enjeksiyon yoluyla ya da ağız – burundan uygulanarak verilen mikroorganizmadır. Bir mikroorganizma vücuda girdiği zaman hastalığa karşı bir savunma olarak antikorlar üretilir. İşte bu antikorlar kedi ve köpeklerimizin hayatını tehdit eden hastalıklara karşı bağışıklığını ve savunmasını oluştururlar. Bu bağışıklığın düzenli olarak sağlanması için de; aşıların belli zamanlarda tekrar uygulanması gereklidir.

Aşı içindeki etkenin (mikroorganizmanın) şekline göre aşılar iki tiptedirler. Birincisi; aşının içerdiği mikroorganizma zayıflatılmış canlı halde olabilir. Bu tip aşılarda; vücutta o hastalığın belirtileri ve hastalık oluşmaz. Ama hastalığa karşı antikor üretilerek bağışıklık oluşur. İkinci tipteki aşılarda ise; inaktif yada ölü hastalık etkenleri kullanılır, bu etkenler kedi yada köpeğimizde hastalığı oluşturmaz ama istenilen bağışıklığı sağlamak için daha sık tekrarlanmaları gerekir. Bu konuda ülkemizde uygulanan aşılardan hangisinin sizin kedinize ya da köpeğinize uygun olduğuna, veteriner hekiminiz karar verir. Her veteriner kliniğinde uygulanan aşı programı hekimin gerekli gördüğü farklılıkları içerebilir. Yani her yerde aynı aşı programının uygulanması gerekli değildir. Çünkü tek bir doğru aşı programı yoktur. Her hastanın yaşına, geçmişine ya da durumuna bağlı olarak aşı programı hakkında gerekli düzenlemeyi veteriner hekimler yapar.

Aşılama sırasında dikkat edilmesi gereken yegane konu; aşı yapılacak kedi ya da köpeğin sağlıklı olmasıdır. Bunun için hekim önce hastayı muayene eder, ateşini ölçer, hatta gerekli görürse bazı testler yapar ve aşıyı öyle uygular.

AŞILAMA GEREKLİ MİDİR?

Her canlı doğduğunda annesinden bazı antikorları miras alır. Annenin ilk sütü ile yavrular çok yüksek bir antikor koruması daha alır. Ama bu antikorlar ne yazık ki geçici bir süre koruma sağlarlar. Hayati riskler taşıyan birçok hastalığa karşı korunmanın en iyi yolu; anneden gelen korumanın yetersizleşmesi ile aşı uygulanmaya başlanılmasıdır. Bu bağışıklık aslında insan ya da hayvan tüm canlılarda aynı şekilde seyreder. Tüm yavrularda doğumu takiben, emzirme devam etse bile anneden aldıkları antikor düzeyi giderek düşer ve hastalıklara açık bir hale gelirler.

AŞILARA BAŞLAMADAN ÖNCE NELER YAPILMALI?

Aşılama konusunda en önemli şartın kedi veya köpeğimizin sağlıklı olması olduğunu söylemiştik. İşte bunun için önce Kliniklerimize gelen her hastanın parazitler yönünden tamamen temiz olmasını sağlamak isteriz. Tıpkı insanlarda olduğu gibi hayvanlara da zarar veren birçok parazit türü vardır. Bunları vücudun iç organlarında yaşayanlar (endoparazitler) ve dışında yaşayanlar (ektoparazitler) olarak sınıflandırırız. Aslında sıklıkla bir aşı zannedilen, hatta “kist aşısı” diye bilinen paraziter tedaviyi tam da bu aşamada uygularız. Önemli bir konunun altını çizmek gerekirse KEDİ VE KÖPEKLERİN TÜYLERİ KİST YAPMAZ. Sanılanın aksine kist yapan şey tüy değil, tüyler üzerine tutunan bir parazitin (echinococcus granulosus) yumurtasıdır. Bu bağırsaklarda yaşayan ve hayvanları hasta etmeyen ama yıllarca vücutlarında yaşayabilen parazitin yumurtaları dışkı ile atılır. Kendini yalarken ya da dışkıyla temas yoluyla kedi, köpeğimizin tüyüne tutunan bu parazitin yumurtasını bizler alabiliriz. Nadiren de olsa; akciğer ya da karaciğerimizde bu parazitin kisti oluşabilir. Ama daha önemli bir detay; bu hastalığın en yaygın bulaşma yolunun; İYİ YIKANMAMIŞ SALATA VE ÇİĞ GIDALARLA olmasıdır. Aslında düzenli olarak parazit tedavisi yapılan hayvanlarımız bu konuda masumdur. Tabiî ki hayvanlarımızı hasta edebilecek pek çok farklı parazit türü vardır. Bunlardan tamamen korunmak için düzenli olarak tekrarlanan bir parazit tedavisine, veteriner hekimimizin rehberliğinde uymalıyız.

Aşılama programına başlamadan önce; tüm kedi ve köpeklerde iyi bir iç parazit tedavisi yapılmalıdır. Tabi ki pire ve kene gibi dış parazitlere karşıda koruyucu tedaviye de aşılama öncesi başlamaktayız. İç ve dış tüm paraziter tedavileri yapılan, sağlıklı bir hayvanda artık bir aşılama programına başlayabiliriz. Program dediğimiz nedir? Kaç tane aşıdan, hangi hastalıklara karşı aşılardan bahsediyoruz? Ne zaman başlayacak bu aşılar? İşte asıl önemli konuya geldik artık …

YAVRULARDA AŞILARA NE ZAMAN BAŞLANIR? NE SIKLIKLA UYGULANIR?

Veteriner hekimleri yıllardır hangi aşıları ne zaman ve ne sıklıkla uygulamaları konusunda yaptığı araştırmalar ile yönlendiren kurum VGG diye bilinen Vaccine Guidelines Group’dur. Dünya çapında bir veteriner hekimler birliğine bağlı çalışan bu grup; zaman zaman aşı programlarımızda önemli değişiklikler yapmamızı sağlamıştır. Bu sayede global olarak birçok ölümcül hastalığa karşı koruma sağlanmıştır.

Yapılan çalışmalar göstermiş ki yavrular doğumla aldıkları antikorlar ile hayatlarının ilk haftası çok iyi korunuyorlar. Ancak bu antikorlar zamanla azalıyor ve ortalama 8-12 haftada tamamen etkisini kaybediyor. İşte bu sebeple yavruların 6-8. Haftalarında; yani bağışıklık sistemi artık birçok ölümcül hastalığa karşı zayıflamışken, aşı yapmaya başlıyoruz. Bu dönemde ilk uygulaması yapılan aşıların, daha sonraki haftalarda tekrar dozları yapılarak bağışıklık sağlanıyor. Devam eden yıllarda ise bu tekrarlar; her aşı için yılda bir kez olarak devam ediyor. Bazı ülkelerde bu tekrarlar 3 yılda bir uygulanırken neden Türkiye’de yılda bir kez uygulanıyor diye soruluyor zaman zaman. Evet örneğin kuduz aşısı bir çok ülkede 3 yıl arayla uygulanıyor iken, ülkemizde her yıl tekrar yapılması gerekiyor. Bunun nedeni; öncelikle ülkemizde kuduz aşısının her yıl tekrarlanması kanuni bir zorunluluk, aynı zamanda uluslararası olarak kullanılan inaktif – ölü kuduz aşısının bağışıklık (DOI) süresi 1 yıldır. Bu sebeple lütfen veteriner hekiminizin yönlendirmesini esas alarak, gereken tüm tekrarlara zamanında giderek aşılarınızı yaptırmaya özen gösterin.

KEDİ VE KÖPEK AŞILARI NELERDİR? HANGİ AŞI, HANGİ HASTALIKLARA KARŞI UYGULANIR?

Kuduz aşısı; Merkezi sinir sistemine yerleşen RABİES virüsünün oluşturduğu, salya akıntısı, yutkunma güçlüğü, felç gibi semptomlarla seyreden, tedavisi olmayan, akut beyin iltihabı sonucu ölümle son bulan bir hastalıktır. Bulaşıcı ve tehlikeli olan Kuduz hastalığına karşı tek koruma yolu olarak aşı uygulanır. 3 aylık ve daha büyük olan ve sağlıklı durumda ki her kedi-köpek aşılanmalıdır. Düzenli olarak her yıl aşılama tekrarlanır.

KEDİ AŞILARI:

Kedi Karma Aşısı; Feline Panleukopenia :

Kedi gençlik hastalığı olarak da bilinir. Bulaşıcılığı çok yüksektir. Vücudun savunma hücrelerinde (WBC) azalma, kusma, ishal, anoreksi ile seyreder. Yavrularda hastalık çok şiddetli geçer, ölüm oranı yüksektir.

Feline Calici Virüs :

Kedi nezlesi yada gribi olarak da bilinir. Özellikle yavru kedilerde çok hızlı ilerler. Solunum problemleri, pneumoni, bronşitin yanı sıra ishal ve ağız içinde yaralarda görülebilir. Çok bulaşıcı olan bu hastalık, ölümle sonuçlanabilir.

Feline Herpes Virüs :

Kedilerin viral rhinotracheitis’idir. Hırıltılı solunum, öksürük, gözde akıntı, kilo kaybı ve halsizlik ile seyreden çok bulaşıcı, ölümle sonuçlanabilen bir hastalıktır.

Lösemi Aşısı ; Feline Leukemia virüs :

Yalnızca kedilerde görülen ve hastalığı taşıyan kedilerin vücut sıvılarıyla yayılan, bulaşıcı bir hastalıktır. Lenf yumruları, sindirim sistemi ve iç organlarda tümörlerle karakterize olan hastalık; iştahsızlık, halsizlik, vücut ısısında değişme, anemi gibi belirtilerle seyreder. Bağışıklık sistemini baskılar, iyileşememe, kronik ishal tablolarıyla seyreder.

FIV aşısı ; Feline immunodeficiency virüs: Kedi AIDS’i olarak bilinir. İnsanlara bulaşmaz, yalnızca kedileri etkiler. Hasta kedilerin vücut sıvıları yoluyla bulaşan hastalık, bağışıklık sistemini etkileyerek, öldürücü bir hal alır.

KÖPEK AŞILARI:

Köpek Karma aşısı: Canine Distemper Virus :

Köpek gençlik hastalığı olarak bilinir. Çok bulaşıcı olan bu hastalık, özellikle yavrularda hızlı ilerler. Sadece hasta hayvanın vücut sıvılarıyla değil , hava yoluyla da yayılır. Deri, Sindirim, solunum ve sinir sistemini etkileyen ve dünya çapında yüksek ölüm oranına sahip bir hastalıktır.

Canine Parvo virus :

Kanlı ishal olarak bilinen, oldukça yaygın ve öldürücü bir hastalıktır. Özellikle yavru köpeklerde çok hızlı ilerleyen ve yoğun kokulu kanlı bir ishal tablosuyla seyreden hastalık çok bulaşıcıdır. Yüksek ateş, halsizlik, hızlı kilo kaybı, sıvı ve elektrolit kaybı görülen hastalıkta çoğu vaka kısa sürede ölüm ile sonuçlanır.

Canine Adenovirüs Tip 1

Bulaşıcı köpek karaciğer hastalığı olarak bilinir. Başta karaciğer olmak üzere, sindirim, solunum ve sinir sistemini etkileyen bulaşıcı viral bir hastalıktır. Her yaştan köpeği etkileyen hastalık, yavrularda şiddetli seyreder, hızlı ölüm tabloları görülür.

Canine Adenovirüs tip 2

Bulaşıcı bronşit yapan bu virüs, hasta hayvanın solunum yollarına yerleşerek, öksürüğü ile saçtığı etkenler yoluyla yayılır. Kuru öksürük, öksürükle atılan beyaz köpüklü akıntı, konjuktivit ile izlenir. Barınak gibi köpeklerin toplu kaldığı yerlerde hızla yayılır.

Canine Parainfluenza virüs :

Köpek nezlesi olarak bilinir. Öksürük, burun akıntısı, solunum güçlüğü ile seyreden hastalık, özellikle solunum yollarını etkileyen başka hastalıklarla beraber görüldüğünde ölümcül sonuçlar ortaya çıkabilir.

Leptospira

Leptospira canicola ve Leptospira icterohemorajika’nın sebep olduğu böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği ve pıhtılaşma bozuklukları sonucu ölümle son bulabilen bir hastalıktı. Bakteriyel bir hastalıktır, insana bulaşabilir.

Bronşit aşısı : Bordetella Bronchiseptica

Kennel Cough olarak bilinen; çok hızla köpekten köpeğe bulaşan, kuru, sert, kesik bir öksürük ile seyreden, bazı vakalarda pneumoniye varan inatçı bir tracheabronchitis’tir.

Corona Aşısı : Canine Corona virüs:

Genellikle yavru köpeklerde ishal, ateş, iştahsızlık ve kusma ile seyreden bir hastalıktır. Sıklıkla parvo virüs’e bağlı kanlı ishalle birlikte görüldüğünden yavru köpeklerde sıklıkla ölümle sonuçlanır. Son WSAVA (Dünya Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Birliği ) aaşı programlaması güncellemesine göre ölümcül risk taşımayan ve 8 haftalıktan büyük hastalarda kendiliğinden geçebilen bu hastalığa karşı kliniğimizde aşılama yapmıyoruz.

Lyme Aşısı; Borellia Bugdorferi Bakterin

Lyme hastalığı ; Keneler tarafından taşınan ve insanlara da bulaşabilen, beyine yerleşerek ensefalit oluşturarak etki edebilen, ağır bir enfeksiyonla karakterizedir. Eklemleri de etkileyen, yüksek ateş, iştahsızlık, davranış bozuklukları görülebilen hastalıkta, beyin üzerinde oluşan hasarlar geri dönüşümsüzdür.

Bazen aşılar uygulanmadan önce hekiminiz kedi yada köpeğinizin aşısı yapılacak hastalığı taşıyıp taşımadığını görmek ister. Bunu anlamanın en iyi yolu kan tahlili ile yapılan viral testlerdir. Bu testler sonucunda hastalığı taşımadığı belirlenen kedi ve köpeklerde aşı güvenle uygulanabilir.

Sonuç olarak; aşı hastalıklardan korunmanın en etkili yoludur. Ama bizim çocukluğumuzda mahallemizde yaşayan kedi ve köpekler aşı olmadan nasıl da güzel yaşıyorlardı diye düşünebilirsiniz bazen. Doğrusu şu ki son yıllarda hem çocuklarda, hem de kedi köpeklerde; birçok hastalık salgınının önüne aşılar sayesinde geçildi. Ülkemizde pet popülasyonu yıllar içinde oldukça arttı. Zaman zaman salgın hastalıklar da bu sayede hızla yayılıyor. Değişen çevre şartlarıyla artık virüslerde mutasyona uğruyorlar. Evden hiç çıkmayan bir kediniz yada köpeğiniz olabilir. Ama sokakta yaşayan ve hastalık etkeni taşıyan bir çok hayvanın tükürüğü, kanı veya dışkısına fark etmeden temas ediyoruz. Hatta gerek ayakkabılarımız, gerekse elbiselerimiz ile birçok paraziti ve mikroorganizmayı alıp evlerimize taşıyabiliyoruz. Yapılan araştırmalar sadece kedi-köpek değil, insanlar içinde birçok bulaşıcı hastalığın direkt temas yolu ile dokunduğumuz yüzeylerde olduğunu belgeliyor. Günümüzde hastalıkları deneyimlemenin maddi ve manevi yükünden çok daha kolayı aşılama ile korunmaktan geçiyor. Unutmayın ; Hiç bir aşı bir canlıyı % 100 koruyamaz. Aşıların etkili olabilmesi için hekiminizin belirttiği zamanlarda tekrar dozlarını mutlaka yaptırmalısınız. Evdeki canlarımızı korumak için lütfen aşılamayı, düzenli kontrollerini ihmal etmeyin.

Sağlıklı günlerde görüşmek üzere
Veteriner Hekim Çağıl Çokcoşkun